İki ay önce cezaevinde koronavirüse yakalanan ve ceza infaz ertelemesi verilen iş adamı Ahmet Türkmen, 20 Şubat’a kadar süresi olmasına rağmen tekrar tutuklandı.
SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL
Kayseri Bünyan Cezaevinde iki ay önce koronavirüse yakalanan ve yoğun bakımda 3 hafta kaldıktan sonra infaz ertelemesi verilen iş adamı Ahmet Türkmen, süre dolmadan geçen hafta tekrar hapse gönderildi. Şu anda cezaevinin polikliniğinde kalan Türkmen’in bir R Tipi (Rehabilitasyon) cezaevine gönderileceği öğrenildi.
2012 yılında by-pas ameliyatı olan, vertigo hastalığı bulunan ve geçirdiği koronavirüs hastalığı nedeniyle ciğerleri zarar gören Türkmen’in sağlık durumundan ailesi endişeli. Kovid-19 nedeniyle 3 hafta yoğun bakımda kalan, yemek yiyemeyecek, yürüyemeyecek hale gelen bir hastanın ailesinden uzak başka bir şehirde cezaevine gönderilecek olması yaşam hakkını tehlikeye atıyor. Kayseri’ye en yakın R tipi cezaevi İzmir Menemen’de bulunuyor.
GERGERLİOĞLU: “ADLİ TIP BEKLENMEMİŞ”
Ahmet Türkmen’in maruz kaldığı bu hak ihlaline tepki gösteren HDP Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu “3 ay infaz erteleme alan hasta mahpus Ahmet Türkmen’i süresi dolmadan cezaevine yollamışsınız! 20 Şubat’ta bitecek erteleme süresi dolmadan alınan raporla tekrardan Bünyan Cezaevindedir, adli Tıp beklenmemiş.” dedi.
10 AY HÜCREDE KALDI
Kayserili işadamı Ahmet Türkmen 30 Haziran 2017’den bu yana tutuklu. Üç ay Nevşehir Cezaevinde kaldıktan sonra Bünyan Cezaevi açıldığında buraya nakledilen Türkmen, her iki cezaevinde toplam 10 ay hücrede kaldı. Kendisinin ifadesiyle Nevşehir Cezaevinde bir hayvanın kalamayacağı şartlarda yaşamak zorunda bırakıldı. Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan Ahmet Türkmen örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 14 yıl 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Dosyası Temmuz 2020’de Yargıtay tarafından onaylandı.
YOĞUN BAKIMDAYKEN YATAĞA KELEPÇELENDİ
Türkiye’de Mart 2020’de başlayan koronavirüs salgını Ahmet Türkmen gibi kronik hastalığı bulunan hastalar için cezaevlerini riskli hale getirdi. Bünyan Cezaevi yönetimi 65 yaş üstü bütün tutukluları “cezaevinde kalması riskli mi değil mi” diye rapor alması için geçen temmuz ayında Kayseri Şehir Hastanesi’ne gönderdi. Heyet, 68 yaşındaki Ahmet Türkmen’e “risk yoktur” raporu verdi. Aradan 4 ay geçtikten sonra Kasım 2020’de koğuşta virüs kapan Ahmet Türkmen bir hafta içinde yoğun bakımlık oldu. Tam üç hafta yoğun bakımda kaldı. Ölümcül bir hastalıkla mücadele ederken yatağa kelepçelendi. Bileği mosmor oldu. Durumunun ciddileştiğini, hastanın ölüm döşeğinde olduğunu fark eden yetkililer, hastayı heyete çıkarmadan, gıyabında 3 ay ceza infaz ertelemesi verdi. Rapor adli tıptan hemen geldi.
OKSİJEN TÜPÜNE BAĞIMLI
20 Kasım 2020’de ailesine kavuşan ve yoğun bir tedavi süreci geçiren Ahmet Türkmen, 3 hafta önce hastaneden çıkıp evine gelebilmişti. Ancak evinde bile oksijen tüpüne bağımlı hayat sürüyordu. Yeni yemek yemeye ve yürümeye başlayan Türkmen, 14 Ocak 2021 Perşembe günü evine gelen polisler tarafından yeniden tutuklandı. Polis hastayı heyete götüreceklerini söyleyerek alıp gitti. Kayseri Şehir Hastanesi’nin heyet kuruluna tekrar görünen Ahmet Türkmen’e 15 Ocak 2021’de “R Tipi cezaevinde kalabilir” raporu verildi. Hangi R tipine gönderileceği henüz belli olmayan Ahmet Türkmen, 5 gündür Bünyan Cezaevi polikliniğinde tek başına kalıyor.
“BÜTÜN İHTİYAÇLARINI BİZ KARŞILIYORUZ”
Ceza ertelemesi 20 Şubat 2021’de dolan Ahmet Türkmen’in bu süre dolmadan neden tekrar heyete çıkarıldığını ise ailesi şöyle açıklıyor: “Sürenin 11 Ocak 2012’de uzatılması için savcılığa dilekçe vermiştik. Yetkililer, 3 aylık infaz ertelemesini hastaneden çıkana kadar verdiklerini o zaman söylediler. Kendisi evet 3 haftadır evdeydi ancak oksijen tüpüyle hayata tutunuyor. Bütün ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. Hayatında bir sigara içmemiş, sağlığına çok dikkat eden, dağlara tepelere çıkan her gün yürüyüşe çıkan, yediğine içtiğine dikkat eden bir insanın ciğerleri cezaevinde bu hale geldi. Doktorlara gittiğimizde ilk soru ‘Daha önce ciğerlerinde bir sorun var mıydı’ oldu hep. Hayır yoktu, cezaevinde böyle oldu. Kalabalık koğuşta pencerenin biri açık, diğeri kapalı… ‘Nefes alamıyordum artık, boğuluyordum’ diye bize çok defa söylemiştir.”