ABD’de New York Hukuk Fakültesi ile bağlantılı bir sitede yayımlanan makalede AİHM’nin daha önce aldığı emsal niteliğinde kararlar ışığında Türkiye’nin AİHM’de Suriye’de kontrol ettiği bölgelerde işlenen suçlardan yargılanabileceği belirtildi.
BOLD – New York Hukuk Fakültesi Reiss Hukuk ve Güvenlik Merkezi tarafından desteklenen justsecurity.org adlı sitede yapılan bir değerlendirmede Türkiye’nin ve Türkiye destekli grupların Suriye’de kontrol altında tuttuğu bölgelerde işlediği suçlardan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargılanabileceği belirtildi.
Makalenin yazarı akademisyen ve avukat Roger Phillips daha önce Birleşmiş Milletler Kamboçya Kızıl Kmerler soykırımı ve Rwanda Soykırımı ile ilgili kurulan uluslararası mahkemelerde görev almış. Philips, şu anda Suriye’de işlenen katliamları araştırıyor.
“Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kapısını Suriyeli kurbanlar için açtı” adlı makalesinde hukukçu Roger Philips, Suriye’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçların Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gitmesine yönelik Fransa’nın girişiminin Rusya tarafından engellendiğini ve Suriyeli kurbanların uluslararası hukuka ulaşımı konusunda ciddi sorunları bulunduğunu belirtti.
Philips, ancak Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bazı bölgeleri kontrol altına alması ile birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolunun Suriyeli mağdurlara açıldığını ifade etti.
“ETKİN ASKERİ VE İDARİ KONTROL”
Roger Philips, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) Ankara’yı sadece Türkiye’nin idari sınırları içerisinde işlenen suçlardan değil, Türkiye’nin “etkin askeri ve idari kontrolünde” tuttuğu bölgelerden de sorumlu tuttuğunu belirtti.
Philips, buna örnek olarak da AİHM’nin Kıbrıs’ta meşhur Loizidou davasıyla ilgili verdiği kararını hatırlattı.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinin bir kısmını kontrol ettiğini belirten Philips, burada Türkiye’nin daimi askeri varlığı bulunduğunu, okulları ve kamu hizmetlerinin görülmesinde etkin olduğunu belirtti.
Philips, bu oranda bir bölgesel kontrolün Türk askerlerinin ve Türk ordusuyla birlikte hareket eden güçlerin işledikleri suçlardan Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde sanık sandalyesine oturtabileceğini ifade etti.
Philips, Türkiye ve Türkiye destekli grupların şu anda kontrol altında tuttuğu bölgelerde suç işlediğine ilişkin güçlü kanıtlarında da bulunduğunu yazdı.
Philips, 2016’da Azez ve Cerablus’da yapılan Fırat Kalkanı Operasyonu sırasında yağma olayları yaşandığını; Afrin’de 2018’de yapılan Zeytin Dalı Operasyonu’nda ifade özgürlüğünün engellenmesi, mülklere el konulması, zorla demografik değişiklikler yapıldığını; 2019 sonlarında yapılan Barış Pınarı Harekatı sırasında ise infazlar ve beyaz fosfor kullanımı ile ilgili iddialar bulunduğunu yazdı.
KIBRISLA BENZERLİKLER
Suriye’nin kuzeyinde yaşananlarla Kıbırs’ta yaşananlar arasında benzerlikle bulunduğunu belirten yazar, Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye tarafından kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) sadece Türkiye tarafından tanındığını ve uluslararası toplum tarafından bir devlet olarak tanınmadığını belirtti.
Kıbrıs Barış Harekatı sırasında ve sonrasında yaşanan olaylardan dolayı Türkiye’ye birçok insan hakları ihali suçlaması yapıldığını hatırlatan Philips, Loizidou davasının AİHM önüne getirildiğini kaydetti.
Ankara’nın olayın Türkiye sınırları içerisinde gerçekleşmediğini ifade ederek davaya itiraz ettiğini belirten Philips, ancak AİHM Büyük Dairesi’nin bu savunmayı kabul etmediğini ve AİHM’nin yargılama yetkisinin sözleşemeye üye ülkelerin ulusal sınırları ile sınırlı olmadığını, üye ülkelerin bir askeri eylemi sonucu etkin olduğu bölgelerde de geçerli olduğunu açıkça ifade ettiğini hatırlattı.
Bu konuda uluslararası hukukun açık olduğunu kaydeden Philips, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in inşa ettiği “Duvar” ile ilgili davada da benzer yönde karar alarak İsrail yönetimini Filisrin’de işlenen suçlardan da sorumlu tuttuğunu vurguladı.
AİHM: KKTC’NİN SUÇLARINDAN TÜRKİYE SORUMLU
Philips, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin işlediği suçlardan da Türkiye’nin sorumlu tutulduğunu hatırlattı.
Philips, AİHM kararında Türkiye’nin sadece askerlerinin işlediği suçlardan dolayı değil Türkiye’nin askeri ve diğer alanlardaki desteği ile mevcudiyetini sürdüren “yerel idarenin” yani KKTC’nin işlediği suçlardan da Türkiye’nin sorumlu olacağının belirtildiğini yazdı.
Roger Philips, Suriye’deki Türkiye destekli gruplar tarafından oluşturulan yerel yönetimlerin de sadece Türkiye’nin askeri ve diğer alanlardaki desteğiyle hayatta kalabileceği için Kıbrıs’ta olduğu gibi Türkiye’nin Suriye’de bu bölgelerde de kendi askerlerinin ve orada oluşan yönetimlerin ve silahlı grupların işlediği suçlardan da sorumlu olacağını ifade etti.
Philips, davalarda ortaya çıkacak tazminatların da Türk devlet tarafından ödenmek zorunda kalacağını ve Ankara’yı uluslararası alanda zor durumda bırakabileceğini sözlerine ekledi.
YEREL HUKUKİ SÜREÇLERİN TAMAMLANMASI ŞARTI
Başvurular noktasında AİHM’nin “yerel hukuki süreçlerin tamamlanması” şartının gündeme gelebileceğini belirten Philips, ancak Suriye’de Türkiye’nin ve Türkiye destekli grupların kontrolü altındaki bölgelerde “etkin” bir hukuki yapı bulunmadığını ve başvuranlarda bu şartın aranmasının pek mümkün olmadığını ifade etti.
Philips, bu bölgelerde askeri ve sivil mahkemelerde hukuki çözümler aranmasının “beyhude ve etkin olmayacağını” kaydetti.