Kapatılan Zaman Gazetesi muhabiri Büşra Erdal, Bakırköy Cezaevi’ndeki hücresinden bir mektup gönderdi. Erdal, tahliye hakkı geldiği halde neden tahliye edilmediğini sordu.
BOLD – Cemaat soruşturmaları kapsamında 25 Temmuz 2016’da tutuklanıp 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan tutuklu gazeteci Bürşa Erdal, Mart 2020 itibariyle denetimli serbestlik hakkı kazandı. Fakat hala tahliye edilmedi. Hücresinden bir mektup gönderen Erdal, “Bu cezanın infazı olan 3 yıl 8 ayı yani 44 ayı hapiste tamamladım. Kanuni hak olan denetimli serbestlikle tahliye hakkım geldi.” dedi ve dava dosyasının hâlâ Yargıtay’da incelemede beklediğini söyledi.
SADECE KORONAVİRÜS DEĞİL, ADALETSİZLİK DE ÖLDÜRÜR
Kendisinden daha ağır cezaya çarptırılan birinin tahliye olduğunu belirten Erdal, “Yargıtay 16. Ceza Dairesi karar vermediği sürece aldığım cezadan fazlasını kesin olmadığı hâlde çekmeye devam edeceğim” ifadelerini kullandı. 15 Temmuz sonrası Bakırköy Cezaevi’ne girip orada kalan tek kişi olduğunu ifade eden Erdal, “Aylardır tek kişilik bir hücrede, ağırlaştırılmış müebbet koşullarında tutuluyorum” dedi ve ekledi:
“Üstüne koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında yer sıkıntısı olduğu gerekçesiyle tek kişilik hücreyi bir başkasıyla paylaşıyorum. Nefes alamayacak, hareket edemeyecek şekilde bir hücrenin içindeyim… 25 Temmuz 2016 günü gözaltı kararı çıktığında elleriyle beni polise teslim eden aileme evladını geri verme zamanı ne zaman gelecek? Bir hücrede kesin bile olmadığı halde bitirdiğim cezayı daha ne kadar çekeceğim? Unutmayın ki; sadece koronavirüs değil adaletsizlik de öldürüyor.”
19 GAZETECİ DE AYNI DURUMDA
Büşra Erdal gibi 19 gazetecinin durumu aynı. Denetimli serbestlik zamanları geldiği halde Yargıtay dosyalarını onaylamadığı tahliye edilmiyorlar.
Hanım Büşra Erdal’ın cezaevinden gönderdiği o mektubun orijinali
Temmuz 2016’dan beri hapisteyim. 31 Mart 2017’de çıktığım ilk duruşmada savunmam alındıktan sonra tahliye edilmeme rağmen hiç bırakılmadan ikinci kez tutuklanmamın üzerinden 3 yıl geçti.
Mahkemenin ‘suç vasfı değişebilir’ dediği iddianame ile (suç delilleri Zaman Gazetesi’nde çalışmak, yazı ve twitler) 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldım.
Mart 2020 itibariye bu cezanın infazı olan 3 yıl 8 ayı yani 44 ayı hapiste tamamladım. Kanuni hak olan denetimli serbestlikle tahliye hakkım geldi. Dava dosyam ise hâlâ Yargıtay’da inceleme aşamasında bekliyor. Geçtiğimiz günlerde aynı dosyadan benden fazla ceza verilen bir kişi tahliye edilmişken, Yargıtay 16. Ceza Dairesi karar vermediği sürece ben aldığım cezadan fazlasını hem de kesin olmadığı halde çekmeye devam edeceğim.
15 Temmuz 2016’dan sonra Bakırköy Cezaevi’ne girenlerden orada kalan tek kadın gazeteciyim. Yani en zayıf ve en güçsüz olanı. Aylardır tek kişilik bir hücrede ağırlaştırılmış müebbet koşullarında tutuluyorum. Üstüne koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında yer sıkıntısı olduğu gerekçesiyle tek kişilik hücreyi başka biriyle paylaşıyorum. Nefes alamayacak, hareket edemeyecek şekilde bir hücrenin içindeyim.
Ayda 1 kez açık görüşte ailemi görebiliyordum ki; koronadan sonra o da mümkün olmuyor. Avukat görüşüm zaten yok. Normal yargı süreçlerinde ihtiyaç olan avukatların böyle olağandışı yargılamada yapabileceği pek bir şey olmuyor. Elimden tek gelen hücremde beklemek. Ve merak ediyorum, 25 Temmuz 2016 günü gözaltı kararı çıktığında elleriyle beni polise teslim eden aileme evladını geri verme zamanı ne zaman gelecek? Bir hücrede kesin bile olmadığı halde bitirdiğim cezayı daha ne kadar çekeceğim? Unutmayın ki; sadece koronavirüs değil adaletsizlik de öldürüyor.
Hanım Büşra Erdal, 25 Mart 2020, Bakırköy Kadın Cezaevi M-20
Yeni doğan bebekte korona tespit edildi: Virüsü anne karnında mı yoksa doğum sırasında mı kaptı?