İki kamu bankası ve İşsizlik Fonu, Hazine Tahvilleri’ne piyasa faizinin çok altında teklifle aldılar. Ekonomistler ufukta felaket uyarısı yaptı.
Ekonomist Uğur Gürses, piyasa faizinin 20.50-20.60 bandında olduğu 11 Aralık günü yapılan iki yıl vadeli tahvil satışında, üç kamu bankası ve İşsizlik Fonu’nun yüzde 18.51’le teklif vererek tahvil aldığını ortaya çıkardı. Gürses’e ve diğer ekonomistlere göre, Tahvil faizleriyle bir çeşit yolsuzluk yaparak bu şekilde oynamak ilerde fahiş faizler ve tahvil ihalelerine hiç kimsenin girmemesi olarak geri dönecek.
Ayrıca bu yolla, üç kamu bankası ve İşsizlik Fonu açıkça zarar ettirilip, kasalarındaki para Hükümet’in günlük harcamalarına aktarılmış oldu. Sosyal medyada ise bu duruma “post modern hortumlama” denildi.
Gürses’in yazısının ilgili bölümü şöyle:
Bundan bir ay önce de yapılmıştı. Yazmıştım: Hazine ihalesinde 2 bankanın teklifiyle faizleri düşürme operasyonu yapılmıştı. Bunun bir defalık olduğunu sananlar çoğunlukta olmalıydı. Şaşırtıcı bir “özgüvenle” bu tehlikeli “operasyon” Aralık ayında da tekrarlandı.
11 aralık günü düzenlenen 2 yıllık tahvil (12 Ağustos 2020 vadeli) ihalesinde benzer bir “operasyon” yapıldı.
10 Aralık günü, Borsa İstanbul nezdindeki Tahvil yüzde 20.59 bileşik faizler işlem gördü. Kapanış faizi de ortalama faiz de yüzde 20.59 idi.
İhale 11 Aralık günü yapıldı.
İhale günü sabahı ihalesi yapılacak olan ve piyasada işlem gören tahvilin faizi yüzde 20.50-20.60 aralığında işlem görüyordu.
İhale sonucu şöyle:
İhaleye katılan 8 banka var; Hazine 3 bankaya satış yaptı.
Peki faiz ne olmuş? Yüzde 18.51! En yüksek faiz ne? Yüzde 18.62; her ikisi de “piyasa dışı faiz” denilen yerde. Hazine ihalesine katılan be “Piyasa Yapıcısı” olan bankaların piyasa dışı teklif atması, hani o deyişle “hayatın olağan akışı içinde değil”.
Hazine tahvil ihalesinde gelen teklifler en düşük faizden başlayarak en yükseğe doğru sıralanıp, en düşük faizli tekliflerden başlanarak satış yapılır. Yani bu üç bankanın verdiği teklif en düşük faiz teklifidir.
İhalede 3 banka tahvil almış; en düşük 5 kalem teklifin toplam satıştaki payı yüzde 63. İhaleye teklif atarak tahvil satın almak isteyenlere toplam 503 milyon TL’lik tahvil satılmış.
Piyasa faizi ne? Anımsatalım önceki gün kapanış yüzde 20.59
Durun bitmedi daha.
Daha önceki yazımda da anlatmıştım: Hazine tahvil ihalelerine katılan kimi bankalar “ben ihalede oluşacak ortalama faiz üzerinden almak istiyorum, bunun için de “rekabetçi olmayan teklif” adı verilen pencereden ihaleye girmek istiyorum” derler.
Bu ihaledeki satış sayıları şöyle:
Faiz teklifi atanlara 503 milyon
Ortalama faiz üzerinden satın alanlara 1 milyar 491 milyon.
Yani düşük faizli ihale “sayesinde”; düşük faizli teklif atanların üç katı kadar miktar satılmış. Yani devlete güvenerek ortalamadan tahvil satın alanlar amiyene tabirle “tufaya gelmiş” oldular.
Sorun burada bitmiyor. 503 milyonluk piyasa dışı faiz “teklifi” ile ilave 1.5 milyarlık satış yanında bir de “kamu kurumlarına” yapılan satış var. Bu da 825 milyon TL. Kim mi bu “kamu kurumları”? En başta İşsizlik Sigortası Fonu. Her ay çalışanların ücretlerinden kesilen, işverenlerden tahsil edilen, devletin de katkısını içeren kesintiler bu ihalelerde tahvile yatırılıyor. İşte İşsizlik Sigortası’nın parası da düşük faizle yatırılmış oldu. Yani bu ihale sonucu ile İşsizlik Fonu da “ütülmüş” oldu.
İhale öncesi kapanışta yüzde 20.59’luk faizle işlem gören tahvil, ihalede yüzde 18.62 ile “tescil” ediliyor, bu faizle 2.8 milyar TL’lik satış yapılıyordu.
İhale günü sabah yüzde 20.50-20.60 aralığında işlem görüyordu.
Peki ihale sonrası ne oldu? Yüzde 20.98’e vuruyor. Ertesi günlü valörle işlemlerde de yüzde 21.37’ye. Ortalama faiz de yüzde 21.19 olmuş. Yani yüzde 18.62 gibi bir faiz yok piyasada; bu tescillenmiş.
İhalenin ertesi günü 12 Aralık Çarşamba günü de 21.36-21.38 bandında olmuş.
Soru şu: Bankalar kendi aralarında anlaşıp Hazine ihalesine yüzde 35’lik bir faizle teklif verseler bunu de her ihalede tekrarlasalar buna ne diyeceksek, geçen ay 5 yıllık tahvil ihalesinde olup bu hafta da 2 yıllık tahvil ihalesinde de tekrarlanan “düşük faiz oyununa” onu diyecektik.
Ankara çok tehlikeli bir oyunun içinde.
Son 1 aylık borçlanma stratejisi şu: Olabildiğince döviz borçlanmak, TL borçlanmaları da olabildiğince az yapmak ve faizi zorlama ile “düşük tutmak”.
Bunun sonucu şu olacak: Düşük faizle ortalamadan tahvil almak durumuna düşürülen bankalar artık ortalamadan tahvil almak istemeyecekler. Piyasa faizinden teklif atacaklardır. Kim aynı gün içinde 2 puan düşük faizle alıp bilançoda 2 puan yüksek yerden değer belirleyerek ya da satarak zarar yazmak ister ki?
Hazine’nin ileride borçlanmasını, borçlanma ihalelerine olan potansiyel ilgiyi tehlikeye atan ve güven sarsan bir çizginin faturası hepimize çıkacak.